18 Ağustos 2020 Salı

 Contergan ve corona aşışı

Trump corona aşını bulduklarını ilan etti.onu bu işlerden sorumlu ilim adamı fauici yalanladı çalışmalar  hala devam ediyor dedi . Keza birkaç gün evvelde putin aşının bulunduğunu ilan etti .herken müthiş Pazar’dan milyarlarca para kazanmanın hayalini yapıyor. Öylemi milyarlarca insan  hastalığa karşı korunaklı olmak için heyecanla aşının bulunasını dört gözle bekliyor.

İlaç bulmak onu piyasaya sürmek kolay iş değildir yıllarca  araştırma ister hayvan deneyleri  bireyler üzerinde denemeler yan etkiler dikkatlice incelenir.bunlar firmaların patent alımına kadar yıllarını alır

1957 yılında Almanya’da henüz ilaç yasası devrede değildir contergan isimli ilaçın hamilelerde uykusuzluğa huzursuzluğa bile iyi geldiği söylenir ilaç 60 ülkede  ruhsat alır ve kullanılmaya başlanır reçetesiz bile satılır 2 yıl bile geçmeden.12500 çoçuk kolsuz bacaksız  bir sürü anomali ile dünyaya gelir.bunlardan günümüzde 2500 kişi hayattadır çeşitli anomalilerle yaşam savaşı veriyor . 

O yıllarda Amerika’da dr oldham sayesinde bu ilaç ruhsat alamaz .oldham yan etkileri konusu pek net değil diyerekFDA  ruhsatı vermemiştir. Bu büyük ülkede tek bir anomalili çocukta doğmamıştır.

Acele işe şeytan karışır der Türk atasözümüz....

10 Ağustos 2020 Pazartesi

 Dün ve bugün bizden uzakta dünyada  neler oldu neler...birkaçını sıralayayım.

Afganistanda hapishanelerdeki 400 azılı Taliban terrörist tutuklusunun salıverilmesi barış görüşmeleri başlaması için Talibanca şart koşulmuştu bu şart kabul edildi hayırlı olsun .!!!! Ceza evlerinde gününü doldurmaları gerekenler aramızda artık!!!

Beyruttaki amoniyum nitrat patlaması tüm dünyayı sarstı bundan sonraki hedefleri nere bilmiyoruz...nerede vicdan nerede insan sevgisi???

Bayern’de forma giyen futbol virtüyözü levandovsky yıllardır  harikalar yaratıyor chelsea yi yıkan kupadan eleyen adam oldu .azim disiplin durmadan çalışma ve takım arkadaşları ile yürekten beraberlik onun özellikleri.azim ve hedefe kitlenince insan başaramayacağı hiçbirşey yok...

Güney Kore’de yağan yoğun muson yağışları sonrası toprak kaymaları oldu ahırlarının kaydığını gören  inekler Engin içgüdüleri ile hayatta kaldılar. bunu ahırın damına çıkmakla gerçekleştirdiler...ama velakin bu yağışlarda 30 kişi maalesef sellere kapılıp telef olmaktan kurtulamadı...

Arjantin’de kumsala vuran  karaya oturan devasa balinayı kurtarmak içininsanlar çok çalıştı. tüm çabalara rağmen dünyada sayıları oldukça azalan bu memeliyi kurtarmak maalesef mümkün olmadı yöre halkı yasta...


26 Nisan 2020 Pazar

Prof.dr sami zan

Bugün içimden biz 68 kuşağı hekimlerinin sağlam anatomi bilgisini borçlu olduğumuz efsane hocamı anmak geldi .tıp tahsiline yeni başladıgımızda uzun hemde diger fakülte branşlarına göre çok uzun görünen tıp tahsilimiz bize hiç bitmeyecek gibi gönünürdü.ı çogumuz kötümser bir havada üniversiteye gidip gelirken sami hocamız  ömür çok kısa yavrularım uzun görünen yıllar bir biri ardına biter tükenir takma bunu kafana der yüreklerimize tatlı bir teselli verirdi.dersleri büyük bir dikkat ve coşku içinde geçer tıpta öğrenci bile olmayan hocanın namını duymuş her kesimden dinleyicide amfimizin dolduruldu.hoca sık sık evladım yediğin 50 gram helva ve kuru ekmek  bırak şu balkondaki kıza pozu göstermeyi beni dinle hülyalara hayallere dalma gibi şeylerle dersi renkli bir hale sokardı.anlattıklarının yarısı klasik anatomi dersi ise yarısıda hayattan dersler öğütlerdi.agzından bal akan hoca hep masa üstünden derslerini anlatırken  sıksıkda beni sıgırcık gibi bağırtmayın derdi.sıksık dile getirdiği tekerlemelerden bir demet;
Yükselmek için kendi bacaklarınıza güvenin başkalarının sırtına ve ellerine güvenmeyin
Üniversiteye grip çıkmayanlara proföser denir gözünüzde büyütmeyin çalış sende olursun.
Yüksek makamlara çoğunda kartallar degil kertenkeleler çıkar.
Aşk heryaşta insana müştaklar olan bir hastalıktır.aşksız yaşam Tuzsuz çorbaya gibidir.
Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızlı vesert kapama.
Ana baba evladını dünyaya getirir  hocaları onları gökyüzüne çıkarır.
Para insana iyi bir uşak ama kişiye kötü bir efendidir.hoca takım ruhuna birlik beraberliğin gücüne inanır Hakan atilla dan şu anekdotu dile getirirdi;
Bir çivi bir nalı bir nal bir atı bir at bir komutanı bir komutan bir orduyu bir orduda vatanı kurtarır derdi.nur içinde yat sevgili hocam seni unutmak ne mümkün...

23 Nisan 2020 Perşembe

Hayatın denklemi

Hayatin denklemi=( güzellik100+temiz kalplilik 100+çalışkanlık100)xşans o
Şans olmayınca ağzınızla kuş tutsanız bile yukarıdaki  bu denklemin sonucu sıfır olur .çünkü tüm iyi hasletleri  şans o ile çarpıyorsunuz sonuç sıfır çıkar. Matematikten biraz anlayanlar çok kolay fark ettiler. Tüm sayıları sıfırla çarpınca sonuç sıfır olur. Son günlerde hatta neredeyse 45 gündür corona ile yatıp korona ile kalkıyoruz.tüm dünya ülkelerinde izolasyon ve sosyal mesafe birinci derecede yer alıyor coronadan korunmamızda .bu çerçevede özellikle  ülkemizde  ağzına kadar dolu olan hapishanelerde ya corona başgösterirse toplu ölümler kaçınılmaz olur endişesi ile 90 bin tutuklu salıverildi hapishanelerden .bunların içinde belki yıllarca orada yatmak mecburiyetinde olan kaçakçılar  hırsızlar sahtekarlar mafya babaları katillerde vardı .şans dedigimde işte tamda bu .corona felaketi yukarda yazdığım tiplere şans olarak yaradı hürriyetleri düşünemezsen birden kendilerini  aramızda buldular. Inşallah bundan sonra yine bir yamukluk yapmaz tekrar dam denen hapishanelerde olta atmak zorunda kalmazlar .allah kimseyi hürriyetinden etmesin.vatan hasretini çeken vatanının kıymetini herkezden çok bilir.hürriyetin degerinide bunu kaybedenler herkezden çok bilirler.ancak bazı tipler şuça meyillidir .atalarımızın söylediğine kulak asalım alışmış kudurmuştan beterdir...belkide nedeni genlerde aramamız lazımdır...

21 Nisan 2020 Salı

George orwell

1948 senesinde george örseler in yazdığı bu utopik  kurgu romanı taa o yıllarda bu nasıl bir öngörü sanki günümüzü anlatıyor.okyanusyada yönetime hakim büyük birader ve ekibi  bu koca ülkede herşeye hakim.aşka erotizme bireysel evliklere hatta günlük bile tutmaya yönetim karar veriyor herşeye karışıyor.bireysellik yok ediliyor kendi düşüncene yeryok insanlar duygularından arındırılmış makina gibi olmaya zorlanıyor tabii sisteme karşı çıkanlarda oluyor roman kahramanımızın gördüğü baskı ve eziyetler onuda çok geçmeden değiştiriyor oda sistemin bir parçası oluyor .bilişim çagımızda tabletler akıllı telefonlar i-padler yaşam şeklimizi tamamen değiştirdi eskiye özlemlerimiz gün geçtikce artıyor .cep telefonun varsa App storedan programlarda yüklenmişsen sana Kara'da ölüm yok artık. hertürlü banka işlerini rezervasyonlarını seyahat biletlerini alabilirsin. QR kodu okutmakla ödemeler para çekmeler mümkün .yeterki cebinde internet bağlantın olsun .ya şarjın biterse böyle vaziyette cebindeki yedek bir küçük akçede seni kurtarır. Yine QR kodun sayesinde Cebin yanında ise heryere konan  kameralar arkan dönük bile olsa seni tanıyabiliyor .özgürlükler anonim kalmalar tarih olacak ortadan kalkacak.kırmızı ışıktamı geçtin  puan kaybediyorsun artık ideal bir yurttaşda değilsin .cezalısın demektir bu.yaşadıkca tüm toplum fişlenecek  her attığımız adım belli merkezde toplanacak takip edileceksin kurtuluşun yok.çinde sistem bu yolda epey bir ilerleme kaydetti.herkez fişlendi.tüm bu uygulamalar eskiye özlemimizi artırıyor .önlemler alınmazsa zannediyorum  oynatmamıza az bir zaman kaldı .destur...

13 Nisan 2020 Pazartesi

Elden ne gelir

Sık sık kullandığımız bir sözdür elimden birşey gelmiyor maalesef.siz kendiniz için bir plan proje yapmışsınız ama sıra dışı bir uygulama olmuş  yaptığınız planı projeyi hayata geçiremiyorsunuz.mesala bir sıkı yönetim uygulaması ,sokağa çıkma yasağı  veya tüm eğlence düğün dernek iptalleri gibi.benimde epeydir planladığım kışın yağan yogun kara  dayanamayan  çöken profilden garajın yeniden daha dayanıklı yapı elemanları ile yapılması Planım vardı .başlayan yapım çalışmaları evvele son günlerde yağan yogun yagmur sonra aniden  gelen hafta sonu dışarı çıkma yasağı  başlayan çalışmaları oldukça aksattı.iş bir türlü ilerlemedi , garajın bitimi oldukça uzadı elden gelen bir şey yok deyip uygun şartları beklemekten başka   çaremiz yoktu.ustalar üzülüyor iş uzadı diye.  eskiden bu tür olayların hemen bitmesini tamamlanmasını  isterdim şimdi yapacak bir şey yok ise sabırla  strese girmeden bekliyorum .insanlarıda tesselli ediyor,sakinleştiriyorum .bunları yazarken Büyük biraderin dügünü için yıllarca önce salon kiralamıştık.dügün merasiminin o yıllarda çok  popüler olan sümer bez fabrikası havuz başında yapılmasına kız ve oğlan evi hep beraber karar vermiştik .davetiyeler çok önceden dağıtılmış  ,dügün günü masalar pırıl pırıl masa örtüleri ile örtülmüş tabaklarda  ördövler bardaklar masaya konmuş kim nereye  kimle oturacak rezervasyonlar  belirlenmişti.bunların hepsini düğüne 2-3 saat kala biraderle gittiğimiz kontrolde görmüştük herşey planlandığı gibi yürüyordu salonun ekibi sağlam ve antramanlıydı .bahşişleri bile hemen verilmişti. sıra damat traşına gelmişti berbere gittik sakal tıraşını olurken bir radyo anonsu olarak devrin güçlü adamı cumhurbaşkanı Cemal rahmetli oldugu tüm düğün ve eğlencelerin iptal edildiği bir günlük yas ilan edildiği tüm ülkeye duyuruldu.dügünü yapamamıştık elden bir şey gelmezdi emir Demiri kesmişti . Kader kısmete alın yazısına  bağladık olanları.sonunda ev dügünü yapıldı yuva kurulmuş oldu. hep anlatırız yıllar önce olanlara, bazılarımızın  haline birazda buruk bir şekilde  güleriz hep....

12 Nisan 2020 Pazar

Türk sanat müzügü divaları

Türk sanat müziğinin  günümüz formatıyla icra edilmesinde müzeyyen senarın rölü büyüktür  Bursa'da doğan evlâtlık verilen bir garibandır aslında.selahattin pınar saadettin kaynak ve şerif içli gibi ustaların sesi ile dikkatini çekmiş onlarla meşk etmiştir.77 yıl sahnede kalan bu şöhretli sanatcı atatürke de1936-38 yılları arasında özel konserler vermiştir.repertuarında  Balkan türküleride vardır.atatürkle ilk Dolmabahçe sarayında karşılaşmasını anlatıyor.görünce çarpıldım gözlerine bakamadım diyor.müzeyyen senarın stilini en iyi uygulayanlardan biri bence ögrencisi adnan şensestir.oda  Zeki müren gibi bursalıdır.ailesi onu marangöz yapmak isterken sesi ögünkü üstadların  dikkatini çekmiştir ama tartışmasız paşa ,sanat güneşi lakaplı Zeki mürenimiz herkezin üstündedir çok yönlüdür .ailesi Üsküp'den Bursa'ya göç etmiş,babası kereste ticareti ile ugraşan hali vakti yerinde biridir.sesinin güzelliği daha ilk okulda herkezin dikkatini çektiğinden müzikli müsamereler şde hep solist olmuştur .ailesi  daha ilk okuldayken özel dersler aldırmış alt yapısını hazırlamıştır.Boğaziçi lisesini istanbulda birincilikle bitirir burda okurken dönemin müzikle uğraşan azınlıklardan dersler alır.güzel sanatlar üniversitesi süsleme bölümünden yine en iyi derece ile mezun olur.alt yapısı sağlam donanımlı kültürlü bir sanatcıdır sanat güneşimiz.istanbul radyosunun açtığı imtihanı yine birincilikle kazanır .yaptıgı plaklar Anadolu'ya yayılır sahne aldığı gazinolarda onu dinlemek için yer bulmak çok zordur.ünü ülke sınırlarımızdan taşar 1976 da royal albert hall de  londrada konser veren ilk Türk sanatçısı olur.özel hayatı dramlarda dolu bu güzel insan hatırı sayılacak tüm mal varlığını servetini mehmetçik Vakfı'na bagışlar ve yalnızlık içinde ölür .benim en sevdiğim şarkısıda şimdi uzaklardasın gönül hicranla dolu,hiç ayrılmamam derken kavuşmak hayal oldu. Sevda bahçelerinin çiçekleri hep soldu.hiç ayrılmamam derken kavuşmak hayal oldu...Rast makamındaki şarkısıdır.Nur içinde yatsınlar.şimdilerde böyle güçlü sesler yok gibi .türk insanının gırtlak yapısı Bursada Türk sanat müzügüne uygunken türkücülerin genelde Urfa'dan Güneydoğu'dan çıkışı dikkatimi çeker hep...

11 Nisan 2020 Cumartesi

Sokağa çıkma yasak

Corona pandemisi nedeniyle 10  Nisan  saat 22 de aniden karar verilerek saat 24 den sonra bu hafta sonu dışarıya çıkmanın yasak oldugu duyuruldu . Birçok büyükşehirde vatandaşlar bu ani haberle marketlere  manavlara hücum etti sonrada bu dar zamanda evinde olma çabasına girdi .istanbul 15 milyonu geçen nufusuyla bir megaşehir  .bir ucundan bir ucuna araçla 4-5 saatte eger trafik akıcı degilse zor ulaşırsınız. bazı insanlar yuvalarına girmede epey zorlandılar.65 yaş dan dolayı hep evdeyiz .doktor kartım  özgürlük sağlıyor aslında ama sosyal mesafeye azami dikkat ediyorum görevli degilsem hastaneye gitmeyeceksem hep hisarcıkta çiçek açan tüm ağaçların, uyanan yeşil  Doğan'ın içindeki evimizdeydim .son iki güde güneş yüzünü neredeyse hiç göstermedi soguk yağışlı ve bulutlu günlerde üşüdük hatta.bu sabah 07 de topraklar hafiften buzlanıp donmuştu .1100 metre yüksekteki çiçek açan ağaçların eminim çoğunu soguk aldı yine yerli meyva yiyemeyecegiz demektir buna biraz canım sıkıldı aldım elime kazma ve beli dikeceğim uçları sararan çam agaçlarına 4 adet dikme yerleri eştim. Bu efor sonu sımsıcak küvette dalıp bir saat kadar suda kaldım .küvete girmeden bornoz havlu ne varsa kışdan kalan bosch çamaşır makinasına doldurdum .çamaşır deterjanı ve  yumuşatıcı yumoşu haznelerine koyup50 derecede ekonomik modda makinayı çalıştırdım .banyo bittiğinde makinada işini bitirmişti.mis gibi kokan çamaşırları Güneş'te kurumaları için vakitlice çamaşır iplerine astım.güneşi özlemiştim yararlandım.yani bugün çamaşırda yıkadım güneşi görünce dayanamadım...işte şu dakikalardada böyle bir günde ne yapılabilir diye soranlara çamaşır yıkayabilirsiniz derim .tabii hergün degil ömrünüzde birkaç kez .bu zevkide tatmış olun .kendinizi meşgul edin üretin,alnınız terlesin.diktatör hitler  nazi kamplarının girişine çalışmak ibadettir yazdırmıştı...

9 Nisan 2020 Perşembe

Korku ve ölüm

Bazı insanlar herşeyde korkar ürkerlerken bazılarıda geniş yaratılmış olurlar bunlar tevekküllü tiplerdir kadercidir olur olmaz şeylerde panik yapmazlar  daha cesurdurlar diyebiliriz.herşeyden korkanlar grubunda mesela uçağa binmeye korkanlar,karanlıktan korkanlar ellerine
silah alamayanlar ufak bir borçtan verilen vadeli bir senetten korkanlar zelzeleden depremden korkanlar köpekten kediden hatta zararsız yazın sıcak günlerinde ortaya çıkan çat pat saga sola çarpan  yöresel olarak haceli dedigimiz dönümsüz böcekten korkanlar sayın sayabildiginiz kadar bu korku çeşitlerini...genelde korku ve panik içinde yaşayanlar henüz çocukken yada  bir anlatıdan yada bizzat olumsuzu yaşayarak etki altında kalmışlardır .mesela küçük bir çocuksunuz sizi  haşin bir köpek kovalamış eger kovalarkende kazara sizide ısırmışsa bu şuur altına işlenir ömür boyu bu psişik travmanın etkisinde kalırsınız  .artık tüm hayatınız boyunca en zararsız bir köpek cinsi olan sevimli bir finodan kaçar sığınacak ya  bir delik yada güvendiginiz bir kişi ararsınız.ölümlerin çoğuda paniklemenin doğurduğu stresler  sonunda olur.ailede veya bir yakınınızda kanser ve benzeri bir hastalık gördüğünüzde labil bir yaratılıştaysanız  bu hastalığı üzerinize kondurur dehşet içinde doktora koşarsınız .doktor muayene sonucu sizde böyle bir şey yok dediginde dünyalar sizin olur hemen  rahatlarsınız . Bazıları daha karamsardır  onları ikna etmek mümkün olmaz bunlarda doktor doktor boş yere panikle dolaşır dururlar.biraz  sakin large olalım her olay  karşısında yelkenleri indirip paniklemeyelim.hikaye buya veba  mikrobu ile corona virüsü yolda karşışaşırlar corona nereden geliyorsun diye vebaya sorar  Bağdat'tan der  veba 5000 can aldım oradan geliyorum.corona sana inanmıyorum mahvetmişin orayı ben duydum tam 60 bin can almışın dediginde  inanma duyduklarına o 55 bin kişi veba paniğinden öldüler der  veba yoluna devam eder .no panik diyorum bu günlerde geçecek önemli olan mutlak isolasyona devam.her hafif bir nezle her hafif bir boğaz ağrısı veya kas tutulması corona değildir  geniş ve relax olalım...

8 Nisan 2020 Çarşamba

Doğduğum ev

Ülkemizde dogumlargenelde bahar aylarında olur bende 29 Nisan'da İsa Mahallesi Kürt sokakta bir Bir bahar günü amcamın hanımı kadriye ana dedigimiz 1.4 metre boyunda yumruk kadar cüssesi olan dengeli görgülü becerikli bir Hanımın ebeligi ile dünyaya gelmişim. adımında bu ebenin kocası  benim amcamdan.amcamda çok dengeli vakur az konuşan okuma yazmayı okula gitmeden kendi kendine öğrenen biridir.samur aga lakablı bu kişi bu lakabı sarı kızılımı sakalından almıştır. anası onu samurum diye severmiş bizde onu çocuklar olarak çok sever ve sayar ona efendi baba derdik.bu arada rahmet ile anayım teyzemin kocası babamın bacanagı cin gibi akıllı iş adamı Mehmet soyışık 'a hep ağababa diye hitap ederdik?bu  isim vermeler o yıllarda çok olurdu biraderler genelde bir evde beraber yaşar çoluk çocuk. Beraber büyür herkez birbirine tahammül eder güzel diyalog içinde olurlar tabii zaman zamanda sıkıntılar olur gelinler rekabetten olsa gerek kapışır gerilim artar çoçuklar birbirine düşer  kavga eder biraderlerden küçük olana genelde bir kaç kap kacak eşya verilir kiralık  küçük bir ev bulunur aile bölünür küçülürdü.ayrılıgın travması ve burukluk uzun sürmez atlatılırdı.dogdugum ev dibi çıkmaz olan kurt sokağın sonunda solda büyük kapısı hayatı olan büyükçe bir evdi,hayatta bir köşede yemeklerin piştirildigi bir Ocak vardı. hep oturup kalktığımız güneş gören duldada kış günleri sıcaklık oturma odası  bir iki basamakla çıkılan sofa dedigimiz  pek kullanılmayan büyükçe  bir misafir odası ,oturma odasına yakın oldukça karanlık konumda bir kilerimiz vardı.kilerde  büyük küp içinde bağın pekmezi yanında kalaylanmış bakırdan maştafa denen kupa asılıydı.kış günleri maştafayı küpe daldırır pekmez doldurur içerdik hep .kilerde bir köşede pervane deki bahçemizden gelen havuç yıgılı olurdu .rengi genelde mor oldugundan yedigimizde dudaklarımız hep morarırdı .oturma odasında iskemlede oturtulur bağın kuru kaysısı elma armut igde ,kuru üzüm  çedeneli kavurga yenir büyükler konuşur bizde onları can kulağı ile dinlerdik. sonrada yatmaya giderdik .radiyo yok televizyon yok diz dize oturur göz göze bakışırdık...mahallenin  kılık kıyafeti en düzgün olan kişisi çarşı agasıydı lacivert ,apoletleri olan resmi gösterişli takım elbisesine herkez imrenirdi.sokagımızda Ali çetin tayyare fabrikasında işçilik yapar sabah hep aynı saatte dakik olarak yürüyerek fabrikaya gider akşam saat 17 de çalan sirenle fabrikadan çıkar saat 17 .10 da evinde olurdu.ev halkı hanımı gelini ve çocukları onu kapıda mutlaka fire vermeden karşılandı.komşulardan berber Mehmet emmi hepimizin saçını bir iki dakikada modern makinası  ile üçe vurur tıraş ederdi.tabir caizse kafamızı kabak ederdi. Köşe başında kasap Ali aga kaçak et keser  eti çarşıda esnafa satardı. bize yakın bir evde  filigin Mehmet aga denen yoksul yatalak hasta biri anası ile yıkık dökük bir evde Yaşar mahalleli sık sık yemek vs verirdi onlara .sokakta yine bize komşu kapalı çarşıda halıcı dükkanı olan hali vakti yerinde  Salih efendi otururdu.komşuluk ilişkileri o yıllarda bambaşkaydı...

7 Nisan 2020 Salı

Pandemi günleri

Şaka gibi Çin'in wuhan kentinde başlayan covid pandemisine karşı çinlilerin aldıkları tedbirler karantina altına aldıkları şehirdeki disiplinli maskeli insanlar giriş ve çıkıştaki tavizsiz polis kontrollerini televizyonlarda izlerken ürkmüştüm bu tür bir salgın ülke hudutlarını fazla gecikmeden aşacaktı .TV de gördüğümüz wuhandaki 10 bin yataklı hastanelerin  bir hafta gibi  kısa zamanda hemenyapılma zarureti ve tedirginliğimi daha da artırıyordu. Dünyamız globalleşen haliyle milyonlarca insanın seyahat ettigi çalışmak için başka başka ülkelere gittiği büyük bir köy oldu bu asırda yaşadığımız bu yıllarda. Çinlilerde iş adamları olarak türist olarak başka başka ülkelerde ahçı olarak garson   vs olarak çalışıyorlar Tabiki ülkelerinden pandemi yapan virüsü ya hasta olarak çokcada taşıyıcı olarak gittikleri diger ülke insanlarına götürecekler .nitekim  Avusturya'nın dünyaca ünlü kayak diyarı tirode bir restoranda ahçı olarak çalışan bir Çinli virüsü buraya tirode taşıdı.dünyanın dört bir yanından buraya kayak yapmaya gelen tuzu kuru insanlar buradan aldıkları virüsleride ülkeleri Hollanda Almanya italya Fransa Ispanya ve Amerika'ya ya  taşıdılar .bu sportif insanlar yörelerindeki insanlara  virüsü bulaştırdılar derken ülkemizde yurt dışında çalışan 7 milyon insanımız var ülkeye gelen bunlar vede ümreden gelen hacılarımız yurda  geldiler 11 Mart'ta  covid belasının resmen türkiyedede görüldüğü resmen açıklandı.evvela paliyatif önleyici hafif tedbirler alındı  hastalık tüm Türkiye'ye yayıldığında mecburiyetten65 yaş üstü ve 18 yaş altı insanlara sokağa çıkma yasağı getirildi.akdeniz insanı  ortadoğu insanı sokakta Yaşar sosyaldir yatmaya ancak evine gelir .evde dar mekanda oturmaya alışık olmayan kitlelerde bu hastalık sosyal iletişim sorunları gerilimlerin her türü yanında aile fertlerinin birbirlerinin gerçek yüzünü tanıma fırsatıda verdi.sıkıntıdan patlayan erkeklerimiz Oya örmeye ekmek pasta yapmaya hatta mantı bile doldurmaya kadar Varan  geniş yelpazede uğraşır oldular  kendilerini bu şekilde meşgul eder oldular.keşke okuma fırsatı bulamadıkları dünya klasiklerini okusalar yaşadıkları anılarını yazsalar evde geçen istem dışı bu dönemi daha kolay ve doyurucu geçirebilirler diye düşünüyorum.bu dönemde geçicidir hayatta neler neler yaşamadıkki....

6 Nisan 2020 Pazartesi

Dogal durumlar

Bundan yıllarca önceydi.bahar gelirken hisarcıkta bahçemizde yapılacak bir sürü iş vardı .arklar temizlenecek rüzgarın duvar tiplerine biriktirdiği gazeller tırmıklanacak humus olsunlar diye belle açılan  toprak çukurlara katmanlar halinde serilen yapraklar toprakla örtülecek çayıra tırmık çekilip kışdan kalan ölü çayırlar temizlenecek ağaçların kuruları  çamların kuruları testere ile kesilecek  kesilen dallar bastırılıp bir garibana bakacak olsun diye gönderilmek üzere yola yakın bir yere istiflenecek agaçlar bordo bulamacı dedigimiz bakır sülfat solusyonu  ile ilaçlanacak tüm haşaratlar mantarlar  böcekler  ölsün diye agaçlar aşılanacak kışdan kalan ufak tefek boya bada işleri yapılacak bir sürü şey....bunları halletmek kapsamlı vakit alan işleri görmek  üzere bir sürü insanla da beraber çalışmak lazım.gelenlere işi anlatmak işi göstermek gerekir .işte böyle erken bir pazar sabahı bize ilkkez biri geliyor telefonda randevüleştik  nerede oturduğumuzu bilmiyor gülle cami yanında sabah saat 06 da buluşalım diye.hersabah oldugu gibi iş elbiselerimi kasketimi eldiven ve çizmelerimi giydim gülle caminin oradaki konteynırların etrafına komşuların yığmış oldugu darmadagınık yakacakları  atılan kırık  hurada sandalye masa koltuk ne varsa hepsini yerleştirmeye başladım  çok geçmeden otobüsten  randevüleştigim işçi indi ben harıl harıl düzenleme içindeyim kaptırmıştım kendimi  işe.adamacağız selamünaleyküm ben dr. Mehmet soysaraça geldim caminin yanında buluşalım dedi ama adam yok ortada dedi .benimle gel sana evini göstereyim dedim beraber eve dogru yürürken çok saf şeyler sordu o nasıl bir adam sert mi  kibirlimi çalışmanın ne oldugunu bilirim işçi halinden anlarmı vs gibi sorular  ben pek tanımam kendini gel bağını göstereyim dedim eve geldik ona yapılacak işleri tarif ettim hatta bir süre de beraber çalıştık.ben duş için ondan izin aldığımda  kusura bakmayın ben hayatımda hiç böyle bir doktor görmedim dedi .hafiften ona gülümsedim kolay gelsin dedim sadece...

5 Nisan 2020 Pazar

Sıhhıyeler

Muayenehanelere gelen hastaların çogu ya bulundukları yerlerdeki etkin sıhhıye dedigimiz igne yapan pansuman yapan halkla bütünleşmiş o yerlerin doktoru sayılabilecek deneyimli insanlardan  yada mahallenin  köyün muhtarlarından yada. Hali vakti yerinde olan zenginlerin yönlendirmeleri ile gelirlerdi.sarılar köyünün  zerezek köyünün ve hacıların sıhhıyelerine hastalar doktora gitmeden evvel mutlaka uğrar hangi doktora gitseler daha iyi olur diye sorarlar adres alırlardı,27 Mayıs caddesinde Kızılay ve ömür kliniğine çapraz 3. Kattaki muayenehanemi yeni açtığımda yine ağırlığı olan yakinen tanıdıgım bir Muhtar benim adresimi vererek mutlaka ona git o Almanya'dan en modern aletlerde geldi  sana en iyi yardımı yapar diyerek bir hasta göndermiş.gelen iri yarı orta ileri yaşlarda sinirli  ve gergin bir adam ile yanında mahcup ezik  utangaç genç bir delikanlı   muayene odasına girdiler.adam cebinden çıkararak muhtarın bana yazdıgı pusulayı verdi okudum.pusulada mutlaka hallet yazıyordu. Nedir sıkıntınız hoşgeldiniz diye sordugumda  bu alçak şişe kaçırmış  çıkartmaya getirdim diye genç adamı gösterdi.şişe nereye kaçmış boğazına mı  diye sordugumdada  yok boğazına degil şerefsiz oynarken .ötünden içeri diyerek genç  mahcup adamın kıçını gösterirken başladı delikanlıya girişmeye .muayene odası  harp meydanına döndü ben ayırmaya çalıştıkca zavallı gence neresi gelirse pat küt tokat sille  vurdukca vuruyor genç  eziliyor büyülüyor hiç ses çıkarmıyor karşılık vermiyordu.derken adam kendine gelip sakinleştiginde bakın ben Boğazı'nda olsa alır çıkarırım şişeyi ama şişe .ötte sahamdan çok uzak dedim adam doktor bu benim yeni damat aman kimse duymasın elini ayağını öpeyim bu pis işi hallet diye yalvardı. Bendede boğaz için gerekli en modern endoskoplar  forcepsler vardı.o yıllarda da 27 Mayıs'ta hiçbir doktorda endoskop yoktu.anestezistimle görüştüm  hastayı uyutalım ve çıkarmayı deneyelim dedi .denedik ve şişeyi kolayca çıkardık .adam teşşekkürler edip giderken bu benim damat aman kimse duymasın diyede yalvarıyor,tenbikliyordu...

4 Nisan 2020 Cumartesi

1979 Ekim

Ülkemde muayene hekimligine başladıgım aydır Ekim ayı.nakilhane eşyaları bir koca tır ve arkasındaki uzun römörke ancak sığmıştı .onları evimize ve yeni açtığım Kızılay caddesindeki  muayenehaneme yogun bir tempoda gece gündüz demeden çalışarak yerleştirirken bile hastalar geliyor muayene olmak istiyorlardı .öyleya herşey o günün şartlarına göre super modern aletler eşyalar  perde ve mobilyalar. doktor genç ve yıllarca Almanya gibi bir ülkede uzman olarak çalışmış  şeflik mertebesine kadar gelmiş tüm oradaki olanakları bırakarak yokluklar içinde anarşi belası ile boğuşan ülkesine kesin dönüş yapmış.baktıgım ilk hastalardan biri eşeğinden düşüp belini inciten yaşlı bir dede idi.agrıdan kıvranırken dede ben kulak doktoruyum  bel benim saham dışında dedigimde. Sen batıdan Almanya'dan gelmişsin sen herşeyi herkezden daha iyi bilirmişsin dedi Muhtar. Ben anlamam sen  beni  başkasına gönderme göndersende asla gitmem. hadi bir reçete yaz diye israr etti .bende haline baktım acıdım yoksul biriydi . Benimde uzun sayılabilecek  bir pratisyenlik tecrübemde vardı.ona bir kas gevşetici  bir agrı kesici  ve birde ağrılı yere  sürmesi için ısıtıcı pomad verdim .bir hafta sonra  baktım dede yine gelmiş  kucağında bir kuzu ile.beni kurtardın Allah razı olsun  bu kuzuyuda  hanımla yersin diyerek salona kuzuyu bırakıp saygılı bir şekilde muayenehaneden gitti.o yıllarda insanımız  böyleydi.hiçbir iyiliği unutmaz,iyiliğin altında kalmak istemezdi...hey gidi yıllar hey...

29 Mart 2020 Pazar

İsa bey

Çoçuklugumuz ve bulugu çağı dönemlerimizde çevremizde çok az kişi  kimsenin bilmediği bazı teknik konuları bilir tüm çevreye hizmet verirlerdi .toplumda bunların saygın bir yerleri olurdu.bunlardan en dikkat çekenlerden biride arkadaşım orhan soyışık ın babası İsa beydi .isa bey  elektrik konusunda çok pratik  bir insandı .o yıllarda kimse  benzinle motorların çalışma. Mekanizmalarını bilmezdikısa devreyi sigortayı elektrik kesilmeleriniz sebeblerini bilmezler bu tip teknik konulara yabancıydı.hisarcıkta dip komşumuz Adem çilsal dama çıkarak İsa bey  motor çalışmıyor hemen gel diye bağırır İsa bey de birkaç dakikada motorun yanında belilirdi .bazende ona ev kızlarıyla haber yollardı hemen gelsin diye.o yıllarda motorlar   Bağlarda elektriklerde henüz gelmemiş oldugundan benzinle çalışan  küçük  motorlardı .bu motorlar  motora sarılanbir ipi kuvvetli çekince  çalışan motorlardı .isa bey buji denen  ateşlemeyi sağlayan küçük parçayı  sihirbaz gibi elindeki ingiliz anahtarı ile  yerinden çıkarır, elindeki çakmak ile  ateşlemenin oldugu uç kısmı yakar sonra bir kaç kez sıcak nefesi  ile üfürerek kurular sonrada Yelek cebinden çıkardığı zımpara kağıdı ile zımparalayarak  bujiyi yerine takar  benzin pompasına  çileye bir iki basıpta  motorun ipini çekince  mahzenden su çeken motor homurdanarak su püskürtmeye başlayınca çevredekilerin meraklı bakışları takdire duygusuna dönerdi.bu elinden iş gelen sihirbaz gibi insana hemen sade kahve pişirilir İsa bey önemli bir şey yapmamış sakinliğinde höpleterek  kahvesini içer evinin yolunu tutardı.mahallemizde  sadece adem aga ve İsa beyin dayı dediği teyzemin kocası Mehmet soyışık ta vardı bu motorlardan.bu ritüel tüm yaz boyu  defalarca yaşanır isa bey neredeyse  bu iki varlıklı  ev arasında mekik dokurdu .adem aga bu hizmete karşılık  isa beye çiftliğinden aşırmayla özel yapılmış yogurt tereyağı  gönderirdi.baglarımıza elektrigin gelmesi 1970 li yılların sonlarına doğrudur .isa beyi evlerde elektrikler gidince elinde kontrol kalemi ile görür olduk.bununla arızayı tesbit eder cebinden çıkardığı ince tel ile atan sigortayı sarar  Sigorta'nın yerine konması ve saga dogru çevrilmesi ile şebeke elektirigi devreye girerek karanlık evler yeniden aydınlanırdı.bu çalışkan insan mesai saatlerinde Turan oteli ve mezbanında elektrik işlerinde tek kişiydi.elleri böyle maharetli olan insan bag bahçe işlerinden anlar güzelde aşı yapardı Allah rahmet etsin yattığı yer  Nur olsun ...âmin

28 Mart 2020 Cumartesi

Erbakan evren

Evvela Erbakanla  başlayalım 1926 yılında Sinop'ta doğmuş.tüm öğrencilik hayatı hikaye kitaplarında anlatılan başarı öyküleri ile geçen bir siyasetci istanbul erkek lisesi Türkiye'nin beyin takımının lisesidir.burayı birincilikle bitirmiştir.bu okuldan mezun olanların egitim almanca oldugu için mükemmel almancası olur bu okuldan çıkanların.teknik ünversiteyide makina mühendisi olarak yine birincilikle bitirir. beyindir yani.almanyada çeşitli  defalar bulunmuş buralardada beynini ve klasısını göstermiştir.69 da siyasete girmiş yeni bir dünya düzeni diye dindar kesimin siyasete  girmesine liderlik yapmış, Türkiye'nin laik sistemini sabote etmiştir.12 Eylül'de ülkemde sag sol çatışmalarında kan gövdeyi götürür hergün 20 kişi hayatını kaybederken  evren ve arkadaşları darbe yapmış ülkede yaşayan bizler terör ve yokluklarçok müzdaripken hey alllah sizden razı olsun diye darbecileri bağrımıza basmıştık.1982 de iktidardaki konsey üyeleri  çatışmalara ölümlere yokluklara sebeb sizleriniz diyerekten Erbakan dahil her siyasetciyi zincirbozanda hapse sokmuş ,10 sene siyaset yasağı getirmişti .ancak bu yasak her zaman oldugu gibi 83 de iktidara gelen Özal ve arkaşlarının çalışması sonunda 5 yılda son bulmuş  yasak kalkmış  91  de yapılan seçimlerde Erbakan'ın refah partisi meclise girmiş 95 seçimlerindede en güçlü parti olarak refahyol  hükümetini kurarak siyasi islam  sosyal hayatımızı yavaştan yavaştan budamaya başlamıştır.yine laik çizgideki güçlü Türkkan'ın ordusu 98 de laik çizgiden ayrıldınız diye siyaset sahnesindeki refah takımına kırmızı kart göstererek refah partisini kapatmıştır.erbakan ve arkadaşları boş dururlar mı o  tabela  iner başka bir parti kurulur .faaliyetlere devam edilir.işte bu şekilde .akp li yıllarımız başlar 2001 yılında.ekip aynı olmasada felsefe aynıdır asla  ödün vermez diyaloga kapalı ,istikamet siyasi islamdır .batıya göz kırpılır türübünlere seçmene oynanır .erbakan  ölmeden önce hatırı sayılır şekilde dünyalığını yapar vatan millet Sakarya diyen Alpaslan Türkeş gibi.erbakanın oglu Fatih babanın ününden faydalanarak  camiayı yeni  partisi ile arkasına takmak ister ama RTE gibi kurtlar patadan pay kapmasına fırsat vermezler...evrenin ihtilal sonrası laik çizgiden sapanlara uyguladığı yöntemler muhafazakar kesimde çok can yakmış olmalıki  RTE ekibi  evreni itibarsızlaştırmaya başlarlar o anlı şanlı orgenerallerin apoletleri sökülür er konumuna  gelirler.hangi vijdana sıgar bu yapılanlar....

27 Mart 2020 Cuma

Albrecht beumer

Ülkemizde 1983 yıllarında  Özal iktidarı ile yeni ekonomik paketler açılmış özellikle kurulan organize sanayi bölgelerinde hummalı bir yatırım faaliyeti  başlamıştı.bende yatırımcılardan biriydim .sık sık yurt dışına gider  imalat makinaları satın alırdım.fabrika  entegre bir tesisti. sünger üretiyor bunları ihtiyacımıza göre  kesiyorduk.kesim makınalarını yapan dünyaca ünlü fırma Almanya'da freudenberg kasabasındaki albecht beumer firması çok yıllar önce kurulmuştu onu sag elini 2. Cihan harbinde kaybetmiş sempatik yetmişli yaşlardaki rahmetli patronun damadı yönetiyordu.sünger kesim makinalarını daha satın almadan firmanın bana AR-GE bölümünü gezdirdi .yüzlerce genç insan masalara oturmuş ciddi ciddi çalışıyordu.bu geniş alanda bir mabed ciddiyetini hissettim .kesme makinalarında kullanılan çeliğin paslanmaz karbon ile sertleştirilmiş çok özel alaşımlar olduğunu anlattı.İsveç çeligini kullandıklarını söyledi.firmanın kesicileri özellikle plastik ve sünger  bloklarını istenilen milimetrik kalınlıkta şaşmaz ince  bir teknikle  yıpranmadan senelerce kesebiliyordu.bildigimiz Demir yüksek ısıda eritiliyor karbonla sertleştiriliyor eriyen bu sıvı demire  krom  nikel ve ihtiyaca göre daha başka elementleri belli nisbetlerde katarak bıçak  çeliği yapılıyormuş ağzım açık kalarak dünya devinin olmanın ancak bünyesinde güçlü bir AR-GE beyin takımı çalıştırmakla mümkün oldugunu1990 yılında bundan 30 yıl evvel bizzat görmüştüm .fırmadan pazarlığımızı yaparak sanayi kesim ekipmanlarını satın aldım .önce bir peşinat ödendi sonra akretitiler açıldı söz verdikleri gibi ancak 4 ay sonra makınalarımızı gönderdiler yine fırmanın gönderdigi 2 uzman montörle 10 günde çalışarak  kesim makınalarımızı kurdular test ettiler.giderkende şaka yaparak isterseniz jilet hassasiyetinde salatalık hatta pastırma bile dograyabilirsiniz dediler çok gülmüştük ...alışveriştelerde herşey yazılı çizili idi karşılıklı imzalarla herşey hukuken garanti altına alınıyordu .hiçbir açık kapı bırakılmıyordu .Ödemeler nakliye teslim tarihi garanti süreleri tüm detayları ile   Belgelerde belirlenmişti.rahmetli Özal dünya ticareti yapan yapan bir neslin öncüsü oldu.rahmetle anıyorum .

26 Mart 2020 Perşembe

Eski ocaklar

Modern tıbbın henüz ülkemize gelmediği yıllarda Ocak tabir edilen kişilerce saglık hizmeti verilirdi.  Her mahallede  köyde böyle nam salmış kişiler bulunurdu.bunlardan sarılık konusunda şifa dağıttığı sanılan biri hisarcıkta Yaşar tüm kayseri halkı ona giderdi.oda şişede  ne oldugu bilinmeyen bir su verir bunu hergün 3 öğün yarım bardak içeceksin diyerek omuzu sıvazlayarak tavsiyelerde bulunurdu .bugün biliyoruzki sarılıkların %90 ı A-tip sarılık dedigimiz virüslerden oluyor. hiç birşey yapmasanda istirahatle engeç bir ay sonrada bir sekel bırakmadan kendiliginden iyileşiyor.ocaga gidenler bunları bilmediklerinden kendinden menkul tılsımları güçleri oldugunu sandıkları ocakları kendilerine yakında bulurdu.bu kişiler halktan birileriydi.  bu ziyaretlerde genelde maddi bir yükde getirmezdi.bu ocaklardan biride bize akraba olan  Karaağa  lakaplı Mustafa soyışık iri yarı esmer insanları etkileyen piknik tipte neşeli sıcak kanlı biriydi  dinle imanlada fazla ilgiside yoktu. ancak akrep  büyü ve yılan sokmasına tükrüğünün çok iyi geldiğine inanılır o bu işi yaz günleri sıksık ciddiyetle yaparken bıyık altındanda güldüğünü hissederdim.bunlardan başka kurbacık kesen ocaklarda yogun çalışırlardı çocukluk hastalıkları olan geniz etleri bademcigi olan sık sık ateşlenen burnu akan çocuklara bu ocaklar kafanın tepesinde bıngıldak dedigimiz yere yüzeyel birkaç jilet atar oradan koyu renkli az bir venöz kan akmalarını sağlarlardı.kanı gören halk çocuğun kurtulacağına inanırdı.günümüzde butür faaliyetleri tüm hastalıklara iyi gelen şifa dağıtan ticari ürünleri TV de pazarlayan sakallı sakalsız. şarlatan tipler  aldı günümüzde.  belli TV kanallarında erkek kadın medyatik tipler çirit atıyor . binbir derde şifa hapler merhemler macunlar geniş kitlelerde algı oluşturuyor şarlatanların işleri yolunda ....inanmayın bunlara akla ve ilme  güvenin .ferahlık  fen ve tekniktedir.aklın yolu birdir...

25 Mart 2020 Çarşamba

Sincap ceviz meşe badem

Sincap çok sevimli fasır fasır tüyleri olan büyükçe kuyruklu zarif hareketleri ile insanların çok sevdiği kemirgenler ailesinden bir hayvandır .evliya çelebi  seyahatnamesinde tüm Anadolu'da cirit atan bu sevimli zarif hayvanlardan bahsederken Anadolu'nun yemyeşil araçlarla kaplı oldugunu Van'dan yola çıkan bir sincabın hiç yere basmadan İskenderun'a kadar ağaçlar üzerinde  yoluna devam edebildiğini yazıyor bundan 350 yıl evvel .30 yıl kadar öncede hisarcık yöresinde bölgeyi ağaçlandırmak için doğaya biryerlerden getirtilen sincaplar bırakıldı.bu sevimli hayvanlar süratle çogaldı.yaz sıcagında etrafta agaçlar üzerinde bir birine kur yaparken danslar ederken bizlerde onları merakla zevkle seyre koyulurduk.bu minik hayvan  kış hazırlığı kapsamında yere düşmüş ceviz pelit ve  bademleri sonbaharın serin günlerinde yerlerden alarak o minik kolları arasında metrelere uzaga koşarcasına taşıyor açtığı bir çukura görmerek üstünde işiyor bir koku bırakıyor onlarıın yerini bahar geldiginde ancak böyle bulabiliyordu.sincaplar kendine kış hazını yaparken   Ağaçlandırmada gönüllü bir çevreci gibi çalışıyordu. Öyleki bağlarımızda  süratle büyüyen  ceviz agaçları görmeye başladık rivayete göre sincap kışın gömdüğü cevizlerin %70 ini  buluyor bununla besleniyor bulamadıklarıda filizleniyor ağaç oluyor bu agaçlar yörenin dayanıklı tohumlarından oldugu içinde dip kökleri sayesinde süratle gelişiyor.ithal dikmeler gibi Nazlı olmuyor gelişmeleri.sincaplar yaz günleri daha meyveler olgunlaşmadan özellikle yerli kaysı  çağlalarının çekirdeğini yiyor rekoltemizi azalttıyorlar bize meyve bırakmıyorlar diye bağcılar tarafından yok edilmeye  vurulmaya başladılar.meyve mi yoksa yeşil bir çevremi seçimimizi iyi yapmamız lazım betonlaşma sonu yeşillikleri yok ediyoruz lütfen sincapları dokunmayın onlara yaşam şansı verin ki bizlerde ceviz meşe palamudu bademi bol ağaçlarda süslü bir çevrede yaşayalım.


24 Mart 2020 Salı

Hasan dagının kekligi

Bu tabir belkide çok az kişi tarafından gerçek anlamı ile bilinir çok kişi  yeni nesiller genç kuşaklar duymamıştır bu tabiri bile.Hasan dağı Erciyes'in kuzey eteklerinde   Kayseri halkının bag evlerinin bulunduğu dik olarak tırmanması aşağıdan bakınca zor görünen Erciyes'in aktif yanardağ oldugu süreçte fışkıran lavlardan oluşmuş  heybetlide bir Dağımızdır.aşağıda üzüm bağları bostanlar  herçeşit meyva ağaçları yemyeşil görülürken  özellikle yazları  Hasan dagı tamamen otlarla  çalılarda kaplı olur kuşlar yılanlar akrepler için ideal bir ortamdır. kekliklerde bu ortamı severler rahat rahat ürer çogalır vadideki meyva  bostan ve üzümlerden beslenirken bag sahibi avcıların ellerinde silahlar ve bunların patlaması ile eski rahat yaşam ortamlarını  kaybederler .her canlı gibi bilhassa insandan  çok çekinen yaratıklar haline gelirler can derdine düşerek hayatta kalma mücadelesi verir tecrübe sahibi olurlar.uyanık olmak zorundadırlar  kulakları  seste   En ufak bir hışırtıda kanatlanıp uçmak mecburiyetinde kalırlar. işte bir tehlikeye tehdite maruz insanlarında  kendilerini koruma refleksi ile keklikler gibi savunması bir insan tipi oluşturmuştur.buinsanlar felaket görmüş  yaşamış tecrübeli keklikler gibi olmuştur hayatta pişmiştir.işte bu tiplere Hasan dagının kekliği gibi diyoruz.dikkatli aldatılması zor risk almayan faka basmayan hertürlü tehlikeden uzaklaşma kendini kurtarma planları olan insanlar.bu türe eskiden çokça rastlanırdı bu yörede özellikle ekonomik hayatta herkez ayağını yorganına göre uzatırdı...

23 Mart 2020 Pazartesi

Çocuklarım

Benim bir oğlum var çaglar Temmuz 1969 kayseri doğumlu kızımda  adı ipek oda 1973 oldenburg Almanya doğumlu.o tarihlerde dijital çağ henüz başlamamıştı her anne ve baba gibi bizde çocuklarımızla gerek maddi gerek manevi bugünlere göre çok çok yakın ilgi içindeydik . Aralarında  3.5 yaş kadar fark olmasına ragmen bacı agbey neredeyse tam bir dayanışma ve arkadaş ilişkileri içinde bir birlerini büyüttülerde diyebiliriz.ben hastanede işlerim biter öğleden sonra veya akşam üzeri onları annelerinde alarakya Everstinholz ormanında yürür bisiklete biner nehir boyunca pedal çevirir yada dobbelwiesenin zümrüt gibi çayırlıgında tek kale futbol oynardık anneleri genelde kaleci olur oyun sonu hepimiz terden sırılsıklam olurduk.bazende bize yakın flötendeich havuz kompleksine gider doğada açık havuzlarda birkaç saat yüzer enerjilerimizi tüketip  evimize dönerdik sonra hep beraber sofraya oturur karnımızı Allah ne verdiyse doyururduk yemek sonrası  tavla kızma birader gibi oyunlar oynar belli bir saattede gece yarılarına kalmadan sütümüzü içer yatar Sabah'ta erkenden kalkardık.günlük bir iki saatlik spor sonunda çocuklar tüm can sıkıntısından Ruhi gerginliklerden kurtulur lokum gibi kaprissiz dayatmasız anne baba sözü dinleyen onların sözlerinden çıkmayan dengeli çocukluklarını yaşayıp problemsiz geliştiler büyüdüler.şimdilerde  ebeveynlerin  kendi programları dizileri var televizyonlarda küçücük çocukların ellerine ya cep telefonları ya tabletleri var gözler hep onda tam bir kopukluk var aile fertleri arasında .çocukların çogu doyumsuz hareketsiz okullara servislerle  giden bu yüzden çogu obez ve kaprisli çocuklar gün akışını gündemi çocuklar belirler olmuş.eskiye dönmeli ilişkiler artırılmalı aile fertlerinin birbirlerine bağları artırılmalı

21 Mart 2020 Cumartesi

Internet ve cep telefonu

    Ben bundan 10 gün önce Türkiye'den ayrılmadan Çin'in wuhan kentinde corona virüs salgını haberleri vardı medyada onların çektiklerini görüyor çok da üzülüyordum.dışarı çıkma yasakları maskeli disiplinli insanlar  bomboş sokaklar kapalı dükkanlar... 10 günde jet hızında yapılan binlerce yataklı hastaneler hepimizi hayretler içinde bırakıyordu. Sadece 5 gün süren yurtdışı seyahatinden döndüğümde  ülkemi tanıyamadım .kayseriye geldigimde aynı felaket bizide vurmuştu .alınan tedbirler ragmen ekonomik belirsizliklerin tüm insanların üzerine kabulutlar gibi çökmüş oldugunu gördüm. Böyle mi olurmuş sanki herşey birkaç gün içinde ters dönmüştü.baharı andıran hava sanki aniden kışa dönmüştü.herkezde bir panik  yarın ne olacak endişe ve belirsizlikleri zar zor geçinen dar gelirli yoksulların kabusunu anlamamak mümkün mü bu pandemi ne kadar sürecek yaşadıkta görecegiz ? İnşallah başarır en az hasar ve can kaydıyla atlatılır bu dram ötesi durum...şimdide gelelim önümüzdeki günlerde yaşayacaklarımıza;
Ülkemizde internet ve cep telefon kullanımı diger ülkelere göre çok yaygın.aglayan küçücük anne ve babalar çocuklarını sakinleştirmek ve susturmak için tabletlerdeki cep telefonlarındaki  oyunları güzel resimler servis ediliyorlar minik yavrulara. bağımlılık çok erken çağda başlamış oluyor ileriki yaşlarda evrelerde gözler artık hep  vazgeçilmezlerimiz olan  bu teknolojik oyuncaklarımızdadır yaşlısı genci ömür boyu sosyal medyanın sanki bir esiridir artık.halbuki sınırlı ve bilinçli kullanabilsek asrımızın bu buluşları herşeyimizi kolaylaştırdı bilgi hazineleri avucumuzun içinde .uzun egitim hayatımda en çok uğradığımız zaman geçirdigimiz yerler kayseride  ulu cami yanındaki Raşit efendi kütüphanesi ve istanbul Üniversitesi kütüphaneleri idi.bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı keşke bu aletleri sınırlı ve bilinçli müptelası olmadan kullanabilsek. corona pandemisi yaşayacagımız haftalar ve aylarda egitim internet vasıtasıyla yapılacak.evlere kapandığımız bugünlerde sabit hatlarda internet kullanımı%50, mobil telefonlarda %30 , görüntülü sosyal medya dahada fena 3 misli artmiş vaziyette. Internet alt yapımız bu artışlar devam ettikçe bu yükü kaldırabilirmi emin değilim. Öğrencilerimize yardımcı olmalıyız mutlaka  lüzumsuz kullanımları sınırlamalıyız yoksa eğitim Aksar bilgiye ulaşım zorlanır gecikir...

20 Mart 2020 Cuma

Akdeniz insanı  bu havzanın tüm insanları gibi tabir caizse sokakta Yaşar yatmak için evine girer.sokakta caddede kime rastlarsa hemenmuhabbete başlarız nerelisin nereye gidiyorsun adın ne kimlerdensin gibi direkt sorularla yaklaşır bir diyalog  tesisine başlarız.içimizdeki enerjiyi kelime ve cümlelerle dile getirir potansiyel enerjiyi boşaltır rahatlarız. Batının insanı genelde soguk otomatik bir refleksle günaydında kalır  yoluna işine devam eder . Eger biz diyaloga başlamışisek bu saatler hatta günler sürer. Denizli Belediyesi parklardan bakları toplamış  kamyonlar yükleyipip depolara taşıdığıgörüntüleri vardı tüm medya kanallarında güldüm...salgında en önemli yapılacak şey hastaysanız ateşiniz  öksürüğünüz varsa evde kalmalısınız. kendinizi  virüs saçan  bir kaynak konumuna asla getirmemenizdir.en etkili toplumu hastalıktan korunma yöntemi budur. yoksa günah işler vebal altında kalırsınız diger insanlara virüsü bulaştırarak ...bunu ne hocaya nede müftüye sorma geregi yoktur.aksi halde sokağa çıkma yasağı gelir Hürriyetimizden oluruz.hürriyet duygunun degerinide en iyi hapis yatanlar bilir.yönetimin para ve hapis cezaları koyması kaçınılmaz olur.mantıklı ve akıllı olalım herşey bilinçli yurttaş olmakla ilgili.saglıklı iseniz parklarda tenha yerlerde temiz havada yanlız yürüyerek bağışıklık sistemini güçlendirebilirsiniz.tedbirlerimizi bilim ve ilimin emrettikleriyle alarak işimizi asla duaya bırakmamalıyız.deveyi sağlam yere bagla sonra tevekkül ol.allah bize akıl fikir vermiş  cezalandıracaksa  önce tedbirini almayanları akılsızları  cezalandırır.sosyal medyanın yarattığı panik uzun bir süre algılanacak sonunda  insan aklı mutasyonu sayesinde bu beladandan kurtulacaktır.inancımıza göre önemli olan  yetimin hakkını yememektir  yoksa yaratan cezasını bugün yazmazsa  yarın aheste aheste yazacaktır...

19 Mart 2020 Perşembe

Detay!!!

Şükürler olsun sıhhat ve afiyetle uzun bir ömür yaşadım ve yaşıyorum hâlâ.ninelerimizle dedelerimizle uzun yıllar beraber yaşadık onlar gripten çok korkarlardı.öksürük ateş ve nefes darlığını çok iyi bilirler aman bu bizi götürür öldürür diyede telaşlanırlardı.ama bügüne baktığımızda herkez sosyal medyada gribe bu iyi gelir kolanyamı sabunmu yok gribin çaresi soğanda mı sarımsaktamı diye tartışa dururken detayda boguluyorlar bunca yıllık hekim olarak bağışıklık sisteminiz güçlü ve sportifseniz korkmanıza gerek yok coranayı atlatırsınız bugünkü adıyla. eski adını tekrar edeyim gripti.bilinmez dide ispanyadanmı yoksa Çin'den mi geldigi.atalarımız hasta olduklarında kendilerini etrafdan tecrit eder bugünki tabirle karantinaya alırlar virüsü etrafa saçmazlardı.insanlar diger tüm canlılarda ,  buna bitkilerde dahil doğarlar büyürler ürerler ve ölürler.doganın temel kanunu degilmi bu? Şimdilerde hiçbir kimse dogal  yaşadığı ortamda kendi evinde yatagında ailesi ortamında ölmek istemiyor  çevresindeki insanlarda bu trajik son evreyi gözlemek ve içinde bulunmak istemiyor aman benden uzakta olsun bu trajik ölüm olayı diye düşünerek bu yogun bakım benin yok şu yogun bakım daha mükemmel diye arayışlar içine dalarak panikliyor.özetliyeyim hepimiz faniyiz dünya asırlardır dönüyor ve dönmeye   devam edecek tıbbın aklın ilimin hijyenik  önerilerini Tabiki dikkate alacagız buna mecburuz .eski tabirle eger sizde grip belirtileri varsa topluma asla girmeyin başkalarına etrafınıza virüsü saçmayın  kimseyi tehlikeye atmayın genç ve yaşlı.hastalık zinciri ancak böyle kopar kırılır...kalın saglıcakla...

18 Mart 2020 Çarşamba

Ülkem bunuda aşar korkmayın

Başta saglık bakanımız ve turizm bakanımız olmak üzere tüm kriz ekibine takdir ve başarılarının devamını diliyorum .fazlada bir panik yaratmadan belli bir tempoda insanımız ancak böyle yumuşak inişle ülkeye getirilebilirdi.15.03.sabah saat 04 de  Kayseri'ye uçakla indim inmeden bir  belge doldurdum belgede tel. Numaram adresim  hangi ülkeden geldiğim saglık yönünden bir sorunum olup olmadıgısoruluyordu cevapladım ve bu bilgilerin dogru olduğunuda imzaladım.çok sevindim aile hekimim dr .osman çetin bu sabah saat 12 de tel ile aradı  yurt dışından geldiniz 2 gün oluyor bir sıkıntınız şikayetiniz hastalığınız ve belirtileri varmı diye sordu  cevap olarakta aradığı için teşşekür ederek saglıklı oldugumu kendimi izole ettigimi söyledim.bazı yakınmalar var sosyal medyada bu günlerde ümreden ve yurt dışından gelenler karantinaiçin 5 yıldızlı boş otel ve tatil köylerinde karantina süreçlerini geçirselerdi  üniversite öğrencileri kapı önüne kondu diye.biliyorsunuz nisan sonunda turizm sezonu açılacak eger 5 yıldızlı otellerde dışardan gelenler yatmış olsaydı bir tek bile turist gelmezdi ülkemize uygulama bence çok doğrudur her kriz döneminde incinenler fedakarlık yapanlar mutlaka olur bunu vatan için yapılan fedakarlık olarakta değerlendirelim . Atalarımızın bizler için yaptıklarını şükranla  hatırlayalım bugün 18 Mart Çanakkale zaferimizin 105.yıldönümü kutlu olsun .yurtta sulh cihanda sulh hedefimiz olmalı bunuda unutmamalıyız...

Corona belası

Pandeminin ana üssü Avrupa oldu gibi bir gelişme var herkezi  özellikle italyanları nufusları çok yaşlı oldugu için kırıp geçiriyor salgın. Çin'de ve Güney Kore'de salgın kontrol altına alınmış görünüyor Apple çindeki 42 satış noktasını tekrar açtı.çinde wuhan kentinde 103 yaşındaki bir hasta virüsü yendi yeniden sağlığına kavuştu.Cleveland klinik günler degil saatler sonra gecikmeden sonuç veren covid-19 testini uygulamaya soktu.panik yapmayalım.sosyal ilişkileri askıya alalım eger gençsek fazla telaşa bir bardak suda fırtına yaratmayalım endişelenmeyelim.gelen haberler ümit verici.insanlarla iletişimi sosyal medya ve telefonlarda yapalım.globalleşen dünyanın koşuşturmasından tempomuzu düşürerek bireysel kalıp kendimizi bulalım.yanlız insan batıda daha üretici daha yaratıcıdır okur yazar kalıcı olanlarda zaten bunlardır.hep mangal hep halay hep okey ile bir yere varmamızda mümkün degil.tüm sıkıntılara ragmen hayat devam ediyor tedbirimizi alıp yaşama devam edelim.yarın bugünden iyi olacak felsefesi ile hayata yaşama devam diyorum.

17 Mart 2020 Salı

Avrupa'da yaşadıklarım
11 Mart Çarşamba günü kayseri düsseldorf  pegasus 08.55 uçagı ile rahat bir yolculuk sonu düsseldorfa indik.yolcuların çogu yaşlı yıllar önce Avrupa'ya gitmiş yaşlı kimi bastonlu kimi yürüteşli insanlardı.passaport kontrolünde Alman polisine merhaba dedim.nereye gidersiniz diye sordu venlo  Hollanda dedim .ne yapacaksınız orada diye sorduğunda 3 günlük bir bisiklet turu sonrası  ülkeme geri dönüyorum dedigimde uçak biletini göstebilirmisiniz dediginde cep telefonumda kayıtlı  bileti gösterdim selam verip ayağa kalkıp teşşekkürler etti keşke herkez sizin gibi bilinçli olsa dedi.o yerde çok çaresiz perişanlık çeken evrak arayan  bulamayan yurdum insanlarını gördükçe eğitimin lisanın ne kadar önemli oldugunu görür üzülürüm yıllarca orada yaşamış defalarca polislerle sınırda muhatap olmuş hazırlıksız vatandaşlarımı gördükçe yerin dibine geçer onlara yardımcı olmaya çalışırım.yabancı bir ülkeye gitmek demek orada misafir olacaksınız anlamına gelir oranın örf ve adetlerine uymanız gerekir.şartları onlar belirler futbol tabiriyle deplasmandasınız...bazı kendini bilmez arogantlar polise benim kim oldugumu bilmiyorsunuz galiba benim hanım apartmanım fabrikalarım petrol istasyonlarım var diye öterler ama bir işe yaramaz bunların bazılarını geldigi uçakla tekrar ülkesine geri gönderilir polisin geri gönderme yetkisi vardır  bunları bile bilmeyen zavallılar ötmeye itiraza devam eder laf salatası yaparak direnir dururlar pahalı son model i-phoneları ile saga telefon sola telefonlarıda hiçbir işe yaramaz...
Uzatmayayım zaten kabin bagajı ile seyahat eden biriyim hep bagaj beklemeden çıkışda can dostum nevzat dursun beni ve merali yeni aldığı mercedes cip ile aldı venlo istikametinde Hollanda'ya dogru seyre koyulduk .otobanlar notterdam limanına gelmiş dünyanın her tarafından ithal malları Avrupa içlerine taşıyan ,Avrupa'da üretilmiş malları yine limanlara ihraç için taşıyan tır ve dorseleriyle oldukça yogun sınırlarda  bir kontrol yok Almanya'dan Hollanda'ya geçtiğinizi sadece yolların trafik işaretlerinden birde hollandadaki bisiklet yollarının ne kadar özenle yapılmış olduklarından anlıyorsunuz.yoksa bitki örtüsü aynı Atlantik'den gelen nemli hava zümrüt gibi yapmış tüm yerleşim yerlerini insanlar sakin huzurlu birbirine saygılıve birbirleriyle pek ilgili degil sen yoluna ben yoluma misali.50 dakika sonra öngörüldüğü gibi venloda bildenberg otel resepsiyonundaydık.mis gibi yeşillikler içinde sesten gürültü ve eksozdan uzak göl kenarı bir otel zaten burda her yerde göl ve su var tarlaların bereketi olması sayısız  drenaj kanalları sayasinde diyebiliriz.bahar buraya geleli epey ölmüş .sarımsağı çiçek açan ostern blumerler tüm orta refüjleri süslüyorlar.evlerin bungolawların ne kapısında nede pencerelerinde Demir parmaklıklar yok bizdeki gibi.huzur ülkeleri anlattıklarım .birde örnek alınacak şeylerin batıdamı dogudamı yoksa Arabistan'da mı olduguna karar verebilsek herşey dahada kolay olacak.yıllar önce rahmetli Atatürk'e arkadaşları mübaşir medeniyet adreslerini vermişlerdi.yönler değişti ve değişimde devam edecek gibi görülüyor.maalesey.resepsiyondan anahtarlarımızı aldık mis gibi sade döşenmiş hijyenik olalarımıza yerleştik.ilk işim oda beceremedin resimler çekmek oldu. Paylaşıyorum sizle

Almanya ve Hollanda'da

Yaşadıklarımı anlatacağım.11.03 2020 pegasus ile sabah 08.55 de düsseldorfa uçtuk keyifli bir uçuştu sag selamet düsseldorfa indik pasaport kontrolü sonu sorunsuzca  girdik almanyaya yolcuların çogu ilk kuşak yurdum insanaydı kimi bastonlu kimi yürüteşli kimi de tekerlekli sandalyeliydi. Çıkışda bizi bekleyen can dostum nevzat dursun yeni aldığı mercedes cip ile bizleri venloya dogru götürmeye başladı farklı dünyalardayız herkez birbirine saygılı mesafeli dingin insanlar corona hakkında kimse ahkam kesmiyor kimse fetva vermiyor herkez sporunda keyfinde telaş ve panik göremedim 50 dakika sonra öngörüldüğü üzere venlodaydık etraf tamamen yeşillenmiş sarı ostern çiçekleriyle renklenmiş süslenmiş hertarafta sarı sarız açmış sarı pembe renkli süs bitkileride ayrıca etrafı süslüyor yeşillikler içinde yüzük taşı gibiler .hollandada bisiklet yollarına verilen önem hemen göze çarpıyor. Orman içinde gölkenarında sessiz bir köşedeki nefis otelimize geldik resepsiyondan anahtarları alıp birinci kattaki odalarımıza yerleştik herşey pırıl pırıl ve hijyenik  oda penceresinden hemen bir iki resim çekerek kıyafetleri değiştik  o meşhur robust sağlam siyah renkli Hollanda bisikletlerine atlayarak orman sehir ve göl kenarlarında  40 kilometre kadar 2 saat dolaştık hoşafımız çıkarcasına son tempo pedal çevirdik bugünlük bukadar yarın devam edeceğim.

Üretgenlik

İstem dışı yoğun bir tempoda çalışmak beni bloğumdan uzaklaştırdı söz veriyorum hergün en az yarım saat bir şeyler yazacağım...