affedersiniz ama bugünkü başlık pek estetik ve şık değil bilincindeyim .daha yumuşak bir başlık polayı sulandırmak olurdu pardon .
hali vakti yerinde ileri yaşlarda tuzu kuru aristokrat bir bey villasının bahçesinde sezlogta otururken elde bir viski bardagı arasıra yudumlar çayır çiçekler kuşlar herşey harika görünür sıhhatide maşallah turp gibi yerindedir.tam huzur içindeyken böyle çayırda bir bok böceği görür böcek çayırdaki bokları durmadan yuvarlıyor ve top şekli veriyor bu işide durm içi kabarsadaadan yapıyor ne hikmetse...derken bizim aristokrat yarabbi herşeyi ne güzel yaratmışın ama bu böcek de ne işe yararki diye söylenir.
aradan bir kaç ay geçer bizim tuzu kuru amansız bir hastalığa yakalanır meşhur ,isim sahibi tüm hekimleri ziyaret eder hastalığına bir çare bulunmaz derken bir ocak ismi verirler çaresiz gider adam derki bu çok seyrek görülen bir hastalık sen bok böceğinin yuvarladığı boktan günde 3 kez üçer tane 40 gün boyunca yemelisin der. çaresiz bir halde denen şeyi yapar sağlığına da kavuşur.
bir gün yaz ortasında büyük okyanusta kruze seyahatine çıkar.herşey gönlüncedir güvertede şezlonga kurulur kadehteki şarabı çekmektedir hülyalara dalar deniz mavi gök masmavi gökte beyaz martılar ama çarşaf gibi olan deniz aniden patlar. dev dalgalar oluşur. titanic faciası atmosferi tüm yolcuları sarar panikletir herkez korku içindedir . herkez saga sola savrulurken biri yavvv bu ne sakinklik sende gemi batıyor sen istifini bozmuyorsun der.
bizim tuzu kuru bir kere hikmetinden sual olunmaz ama şu bok böceğini neden yarattın ki diye soracak oldum günde 3 kez kırk gün boyunca bok yedim .onun için şimdilerde onun işine hiç karışmıyorum . isterse batırır isterse yüzdürür sende bana kalırsa yaradanın işine hiç karışma daha iyi edersin der. keyfine devam eder. tevekküldür artık...kaderine hep boyun eger...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder