18 Aralık 2013 Çarşamba

bok böcegi

affedersiniz ama bugünkü başlık  pek estetik ve şık değil bilincindeyim .daha yumuşak bir başlık polayı sulandırmak olurdu pardon .
hali vakti yerinde ileri yaşlarda tuzu kuru  aristokrat bir bey villasının bahçesinde sezlogta otururken elde bir viski bardagı arasıra yudumlar çayır çiçekler  kuşlar herşey harika görünür sıhhatide maşallah turp gibi yerindedir.tam huzur içindeyken böyle  çayırda bir bok böceği görür  böcek çayırdaki bokları durmadan yuvarlıyor ve top şekli veriyor bu işide durm içi kabarsadaadan yapıyor ne hikmetse...derken bizim aristokrat yarabbi herşeyi ne güzel yaratmışın  ama bu böcek  de ne işe yararki diye söylenir.
aradan bir kaç ay geçer bizim tuzu kuru amansız bir hastalığa yakalanır   meşhur ,isim sahibi tüm hekimleri  ziyaret eder hastalığına bir çare bulunmaz derken bir ocak  ismi verirler çaresiz gider adam derki  bu çok seyrek görülen bir hastalık sen bok böceğinin yuvarladığı boktan  günde 3 kez üçer tane 40 gün boyunca yemelisin der. çaresiz bir halde denen şeyi yapar sağlığına da kavuşur.
 bir gün yaz ortasında büyük okyanusta  kruze seyahatine çıkar.herşey gönlüncedir güvertede şezlonga kurulur  kadehteki şarabı çekmektedir  hülyalara dalar deniz mavi gök masmavi  gökte beyaz martılar ama  çarşaf gibi olan deniz aniden patlar. dev dalgalar oluşur.  titanic faciası atmosferi tüm yolcuları sarar panikletir herkez korku içindedir .  herkez saga sola savrulurken biri yavvv bu ne sakinklik sende  gemi batıyor sen istifini bozmuyorsun der.
bizim tuzu kuru bir kere hikmetinden sual olunmaz ama şu bok böceğini neden  yarattın ki diye soracak oldum günde 3 kez kırk gün boyunca  bok yedim .onun için şimdilerde onun işine hiç karışmıyorum . isterse batırır isterse yüzdürür sende  bana kalırsa yaradanın işine hiç karışma  daha iyi edersin der. keyfine devam eder.  tevekküldür artık...kaderine hep boyun eger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder