16 Eylül 2014 Salı

hocanın sabit kalemi

ocak 1969 da asker olmuştum . Chevy  arabamla izmire gitmiş yedeksubay acemi birliğine hatay-izmirde teslim olmuştum .  4 aylık eğitimden sonra kura çekiminde ankara etimesut  muhabere taburunun yedek subay hekimi olmuştum .  burada sempatık iki odalı bir de revirimiz vardı bende revirde kalıyordum. her hafta sonu  cumadan kayseriye otübüs ile gelir pazar akşamlarıda dönerdim . yeni evli sayılırdım .  necmiye  sultanhamamı sokakta babam ve  receple beraber kalırdı  babam henüz 2. evliliğini yapmamıştı .  tüm olumsuzluklara rağmen zevkli bir süreçti bu dönem diyebilirim .  hava ikmal merkezinin paşasının girişimi ile tayinim kayseri doğu menzil komutanlığına yapılmış  bende çok rahat etmiştim . evimizde yatıp kalkıyordum . hatta birde pratisyen muayenehanesi açmıştım .mustafa gündogdunun yazıhanesi üstündeki evine . orda bir oda depoları olarak kullanılıyordu.diger kısımları için ayda 250 tl kira ödüyordum . aylık maaşımda 800 tl idi .   o yıllarda  muayehanelerde odacı kapıcı konumunda yarıda  doktoru koruyan simsarvari adamlar çalışırdı benimkide Zeynep hanımın kocası hayrettin aga idi . köylülerle çok iyi diyalog kurar garajdan adamları simsar vari yakalar getirirdi .  çogu kere  kapımı açar yahu doktoru bir gör  muayene olmazsan olma be birader gibi   cümlelerle haşırdar dururdu .
   bir keresinde  yine bir köylü  kızı getirmişti  kız  hommucu gibi  örtünmüş  tesettürlü dediğimiz cinsten salıp sarmalanmış iki büklüm çekingen biri idi yahyalının bir köyündendi o yöre her taraftan daha da muhafazakardı .  ve  kızcağız çok sessizdi o yıllarda gelinler kayınpederlerinin olduğu ortamlarda hiç konuşamazlardı.ancak fısıltı şeklinde veya işaretlerle diyalog kurulurdu . çok ızdırabı olduğu yüzünden okunuyordu karnı ağrıyordu elleri karnında idi kıvranıyordu .  yatsında muayene edeyim dedim yatırdılar .bacaklarını bile uzatamıyordu ateşli ve kusmaları vardı bizim akut batın dediğimiz tablo  adeta bağırıyordu . dikkatimi  göbeğinden başlayarak pubise alt tarafa doğru inen sabit kalemle yazılan arapca yazı çekti . kayınvalidesi bir hocaya götürmüş hoca efendi herkezi dışarı çıkararak gelini yatırmış göbeğinden yalayarak aşağılara kadar inmiş ve sabit kalemle arapça duaları yazmıştı .başkasının orada bulunması melekleri  ortamdan uzaklaştırır demiş hoca.bu arada seksüel taciz yapılmış mıydı geline sorduğumda cevap vermediği gibi  utanıyor başını obür tarafa çevirerek yüzünün de kızardığını saklamak ister gibi çaba içine giriyordu hemen hastayı ömür kliniğinde ameliyata aldırmıştım .perfore apandisi vardı . hocanın nefesi ve yalayarak yazdığı dua  kızı neredeyse öldürecekti ... o yıllarda hasta hoca doktor ilişkileri işte bu mihvalde idi .