26 Nisan 2014 Cumartesi

Haşim kılıç

anayasa mahkemesinin kuruluş yılı kutlamalarına h.kılıç hükümet üyelerini,muhalefeti ve de tepedeki kurum liderlerini, davet etmiş hepsi biraradalar. h. kılıç bagımsız yargıdan ve ne kadar bagımsız yargının yıpratıldıgından sözetti . paralel yapı mensubu derken vicdanın bir yana itilerek insanlarla dama taşı gibi oynandıgını söyledi . yapılacak işin ise delilleri ortaya koyup suçluları ayıtlamak gerettigini savundu  sürgün insanlarla oynandıgını  herkezi sindirme yöntemine başvuruldugunu dile getirdi .daha evvelde anayasa mahkemesi erdoganın kapattıgı twitter  ın anayasaya haberleşme özgürlügüne uygun olmadıgını söyleyerek yasagı ortadan kaldırdı . bunlar normal çalışan demokrasilerde olmayacak şeyler.bu kararını tanımadıgını revize edilmesi gerektigini dile getirdi .  17 aralık  ve devamı korrupt hükümeti dize getirmek için yapılmıştı erdogan bu suçlamaları yok saydı hepsi küllen yalan bunlar beni devirmek isteyenlerin oyunudur diyerek yanlılarına sıgındı .kemikleşmiş olan oylarını daha da saglamlaştırdı . bu ülkemizin istiklal mücadelesidir diyerek tüm yurdu dolaştı  sonunda haykırdıgı içinde sesini bile kaybetti  kayseriye bile bu yüzden gelemedi .istikrar isteyen halkta ezici bir oyla  yolsuzluk olsada ben yok sayıyorum yoluna devam 
mesajı verdi. h. kılıç  hukuka sıgınıp mahkemelere baskı uygulamayın bu hukuk hepimize gerek dedi  gelen yöneticilere bir şamar dı bu herkez azarlanmış dürüst ve adil olun yalan söylemeyin demişti her kesimden tenkitler başladı idareye yakın olanlarca . biri hukuktan bahsetmeli idi amacını konuşma aştı  kılıç abdüllatif şenerleşti dedi .   kılıç nasıl bir bedel öder pek yakında görecegiz .cezasız kalmaz bu bin TOMA gücündeki adamın püskürtmesi görecegiz. hepsinin yüzünden düşen bin parça idi .


21 Nisan 2014 Pazartesi

Karabiber çiçekleri Nisan 2014

Akdeniz'de bahar bir başka güzeldir.      Kışın bile canlı ve yeşil olan bitki örtüsü  Mart'ın ve Nisan'ın   gelmesi ile adeta coşar.   çevremiz mis gibi çiçekler kokar .üyerlerde sarıdan kırmızıya patlıcan rengi Mordan maviye her türlü koyun gözü çiçekleri el ayası büyüklüğünde bakmaya doyulmayacak güzellikte sanki bir yeşil halının  solmayan güzellikleridir.güneşle açan bu güzellikler güneşin batışı ile kapanır taç yaprakları içinde erkek ve dişi organlarını gizler tüm tehlikeden korurlarki nesillerini devam ettirebilsin.   Doğanın harika siklusu hep devam eder biteviye....tabiat ana hep gizemlerle devam eder  onu tüm detayları ile keşfetmek ne de güzel olurdu aslında.tüm canlılar vede hayvanlar yeryüzünde türlerini devam ettirmek için olmadık mücadele verirler . olaya bu perspektifden baktığımızda herşey çok basit görünür. Olgun insanlara ve herşeye doymuş  ğurulara Engin bir hoş görü hakim olur  .nihayetinde biz insanlarda kozmik alemde çaresiz vede minnacık yaratıklar degilmiyiz? ben merkezli bir dünyada kendimizide pek önemsiyoruz.tüm huzursuzluklarda bundan kaynaklanmıyor mu? Partnere ve diğer hemcinslerimize çok gerekli özel bir yaşam reviri bırakmalıyız ki insanlar soluk alabilsin rahatlıkla...aslanların vede fillerin yaşam revirlerine hiç girdiniz mi? Girmeyin derim be naçizane...
Birazda kervansaray lara otelindeki karabiber ağaçlarından söz edeyim vakti gelmişken. Otel Antalya Körfezi'nin en güzel yerinde bence airportta 10 km mesafede. Güzel yapılmış geniş yollarla ulaşım çok rahat. Otelden sahile ince uzun bir yol iner yol kaymak gibi kaliteli beton bir yoldur .yol boyunca sayısız özenle budanmış palmiyelere paralel  yine sayısız kırmızı çiçeklerini açmış iç gıcıklayıcı kara biber ağaçlarından bahsetmemek ne mümkün. Güneşi gördükçe açıp coşan güneş batınca kapanan bu çiçekler bana sevgilisine kavuşunca  çoşkulu ,sevgilisi uzaklaşınca hüzün yüklü laydileri anımsatır  nasılsa. Siz hiç bu çiçekleri çiğnediniz mi ? Ilk fırsatta deneyin derim hayat iksiridir onlar. Tadı nefaseti günlerce  terk etmez sizi.işte hayatın sırlarından biri.çiçekleri nereye koyacağımızı bile bilemez saga sola ekersiniz  sanki yarın koynuna saklar gibi... 20 Nisan civarında açan bu kırmızı çiçek festivali en çok bir hafta sürer.
Anılar ve yaşanacaklar .akdenizin o masvavi Deniz'i , iyod kokan havası damarlarındadır artık...

19 Nisan 2014 Cumartesi

komşunun tavukları ,yok olan agustos böcekleri civciv

2013 yazı idi hisarcıkta  soyışık ın kiralık bagına mütevazi bir aile göçmüştü. ailenin birkaç tavuk bir kaç horozu vardı  bir sabah yine erkenden kalktığımda etrafta  bir şeyler arayan telaşlı bir kadın gördüm  çevreye tüm aile yayılmış  kaybolan tavuk ve horozlarını arıyorlardı.. eskilerde her evde düzünelerce tavuk ve horoz olurdu hiçbir tavuğun ve ya horozumuzun kaybolduğu olmamıştı.biraz evden uzaklaşsalarda onlar  biraz gönül eglerler civarda gezip tozarlar  akşam oluncada kümeslerine gelirlerdi . kimse bir çoban gibi onların peşinde asla koşmazdı . evlerini kümeslerini bilirlerdi . şimdiki tavukların genleri ile oynandıgından mı her ne hikmetse   bir garip oldu bu kanatlıların sanki zekaları geriledi kimbilir.oryantasyonları azaldı yani... tüm aramalara ragmen  yeni komşumuz tavuklarını bulmuş degil. çevrede  zaman zaman sansar olurdu özellikle sonbahara dogru  çok saglam olduklarına inanılan kümeslere bile girer içerdeki tüm  hayvanları  bogarak kanlarını emerdi.vampirvari.böyle günlerde hayvanların  yasları evlere çöker kimsenin konuşmaya mecali olmazdı .  manzara bir meydan savaşı sonunu anımsatırdı yerde yatan cesetler...
küresel isınma dogayı hoyratca tahrip etme bilinçsizce kullanılan mücadele ilaçları  aşırı betonlaşma  ormanlarin yok oluşu doga dengesini tahrip ederek bir sürü canlı türünün ortadan kalkmasına sebep oldu;
mesela temmuzda sarı sıcakların bastırması ile kaysılar masil olur çaglalıktan çıkarak kaysıya dönüştügünde özellikle ögle saatlerinde civciv lerin ötüşü başlardı öyleki  sanki yer gök bu kuvvetli koro ile adeta inlerdi .  civcivler yeni taze sürgünlerin canına okur suyunu üsaraesini emer  düz bir çizgi şeklinde  sürgün ucuna dogru kabugu çizer giderdi . bazı sürgünler bu traumadan etkilenir kururdu bile. şimdilerde bu tür civcivler artık yok sıcak yaz günleri tam bir sessizlik hakim yazlık bahçelerde  civciv korolarımız yok artık maalesef...
yok olan türlerden biride dambra dedigimiz narin insektler. bunların 5-6 cm kadar kuyrukları olurdu kelebek kanatlarını andıran zarif 4 lü kanatları vardı bag bahçelerde genelde kuruyan  ince dalların üzerine konar orada bir kaç dakika  hanatlarını titreştirerek balansta dengede dururlardı biz veletlerde   bunları kuyruklarından yakalardık . korumasız zararsız sessiz hayvancıklardı. ekseri kuyruk gerisinden öne dogru fazla hasar vermeden dabranın kıçına ince kaygan çöpler sokarak dambralarımızı aramızda yarıştırırdık . sanki uçak yarışı mübarek.  kuyrugunda çöp olan dambranın kuyrugu aşagıya dogru bükülür pek uzaklara kadar gidemez,yere düşerlerdi .kiminki en uzaga uçtu ise o oyunu kazanırdı zavallı dambralar  yok oldu günümüzde yok oluşu sakın bizim katlimize baglamayın .doga dengesinin  bozulması sonu bu zarif hayvancıklar ortadan kayboldular...
aşırı betonlaşan şehirlerde artık bir kaç serçe  güvercin dışında baharı müjdeleyen kuşlarda yok artık...batıda çevre bilinci inanılmaz boyutta.  doga dengesi bir kere bozulunca tekrar tesisinin çok zor oldugunu bildikleri için çok çevrecidir batılılar.inşallah bu bilincin bizdede gelişmesi asırlar almaz diye temmenni edelim ..

12 Nisan 2014 Cumartesi

hapishanede tatlılar

nasılsa 2 tatlı deli hapishanede  sıkı fıkı arkadaş olur yedikleri içtikleri ayrı gitmez  ikiside hücre evresini akıllı uslu tamamlayınca  idare onlara altlı üstlü bir ranza sunar küçük bir odada. onlarda böylece aynı odayı paylaşarak samimiyeti dada artırırlar. ikiside adam öldüren ve ömür boyu hapse konan  elleme mangal kömürlerinin aksine gayet sakin ve akıllı görünen tatlı manyaklardır. günün birinde ömür boyu burada kalmamaları gerektigi konusunda uzlaşır  kaçmaya karar verirler. ama bu azılı katillerin tutuldugu hapishanenin etrafında çenber şeklinde 50 tane yüksek  duvar vardır.  amerikadaki meşhur alcasar hapishanesi kadar emniyetlidir bunu bilirler. günün birinde  bekledikleri an gelir  nöbetçilere ince bir ayar vererek aksiyona başlarlar .  duvar bir der birisi öbiri duvar iki der böylece  49 zuncu duvara kadar  kan ter içinde kalırlar başarı yakındır artık ikiside özgür olacak hür bir şekilde yaşayacaklardır .   ancak biri su koyverir 50. duvara tam tırmanacakları sırada  ama ben çok yoruldum  devam edecek artık halim  kalmadı ben geri dönüyorum der tutturur ve geri döner . arkadaşına çok baglı olan 2. delide onu takip ederek hücrelerine geri dönerler...son anlardaki sabır işte böyle hayati önemlidir kıssadan hisse duyurulur. 

11 Nisan 2014 Cuma

6.filo istanbulda

amerikalıları ilk defa 1963 senesi yazında trabzonda meryem ana kılısesini temizledigimiz  yıl tanıma fırsatı buldum . temizlemekte amacımız turizme açmaktı. biz  maçkada internasyonel  grup olarak faaliyet gösterirken amerikalı askerlerde gelir bu güzel köşede piknik yaparlardı .beyazlar ve zenciler hep bir arada idi . tapelerinden müzik sesleri yükselir coca cola bira belkide farklı tür yüksek  dereceli alkolde kullanırlardı . yerler içerler dans eder  eglenirlerdi .zaman zamanda ingilizce karsdan karamandan   sözler eder dünya politikalarından vietnam harbinden falan konuşurduk ...o yıllarda  onların imkanları kılık kıyafetleri hatta termos denen aletleri ile bile fark atarlardı.ilk onlarda görmüştüm . 1960 sonrası hippilerin başkaldırısı başladı özellikle 62 kuşagı o güne kadar kabul gören tüm dünya kurallarına başkaldırdı.  bu akım batıdan doguya dogru süratlice dalga dalga yayıldı .hippyler sultan ahmet meydanını mekan tuttular  slogan olarakta  süt iç süt içiri seçmişlerdi saçları sakalları uzamış kılık kıyafet özensiz erkeklerdi bayanlarda da makyaj öje olmazdı  bunlar o dönemde her mekanda sarmaş dolaş olur durmadan saatlerce öpüşürler kimseleride takmazlardı. amerika 2. dünya savaşı sonrası popülaritesi en yüksek ve en saygın ülke idi  dünyada.sonrasında  vietnam savaşı israil ile özel yakın ilişkileri arap israil savaşı kıbrıs geriliminde sergiledigi yanlı tutum.istanbula gelen akdenizdeki altıncı filo askerlerine genelevlerin özel boyatılması USA ya karşı  materyalist karşıtı bir tavır 67 haziranında başlayarak gittikce tırmandı taa ki 69 şıubatına kadar şürdü .  . halbuki 67  baharında deniz altılarını görmüş ve gruplar olarakta agzımız açık bir şekilde gezdirilmiştik.tüm yüksek ögrenim gençligi olarak çok etkilenmiştik bu sunumlardan. bizim güçlü müttefikimiz olan USA ya  tavrımız 1968 de yavaş yavaş olumsuz bir hal aldı
.daha sonralarıda türk talebe cemiyetinin liderliginde gırtlagımız yarılırcasına kadar GO HOME mitinglerine iştirak etmiştim...bu tarihte denize atılan askerler bile oldu beyoglunda şurda burda tartaklandılar darp bile maruz kalanlar oldu uniformalarına boyalarla bile saldırıldı.imajları gittikçe yara aldı...

5 Nisan 2014 Cumartesi

kalp krizi

dünden devam :
rahmetlinin işleri gittikce büyür.caddedeki küçük restorant çalışırken biraderi  1. katta tam kat olarak o yılların en gösterişli restorantını disayn eder. açılışıda restoranın benim dügün yemeyimle olur .ve öyle güzel çalışırki altın yumurtlayan bir tavuk gibidir.herkez  takdir eder . çok kısa bir sürede iskender  agız damak tadı için  bu cografyada marka olur...
  , böyle güzelçalışan bir düzen büyük özveri ister benim takdir ettigim patron eniştemiz de olur bu arada sabah 5 de mutlaka erken kalkarak işine gider  iskender için mimarsinandan bizzat kaymagını alır.hale gider  meyvesini karpuzunu alır . kasap ismaile giderek etini alır .  ve kasadan hiç ayrılmaz.  namaz kılacagı veya özel anlarda  kasayı salih koçaga ve benzeri güvenli kişilre kısa bir süre için terkeder . bu arada inşaat işlerine başlar rahmetli halit çagıl ile bu işleri kovalar  fırın  manav işleride bu arada yürür gider.öyleki kasada durup devamlı para almak onu sıkmaya başlar son yıllarda  ilerde sanayi yatırımlarına geçecektir. zekasını göstermesi için yaşadıgı bir anekdotta şimdi sıra : bir gün iskenderde dügün yemegi vardır ve her taraf tıklım tıklım doludur.yüzlerce kişi yemektedir .  garsonun biri gelir  patron adam yemek yerken  öldü  yerde yatıyor dediginde patron lan sus der yerde yatan adamın yanına varır nabzını tutar  garsona al bunu sırtına aşagıdaki taksiye yükle hemen hastaneye yetiştir adam kiriz geçiriyor der.  herkez de yemegine devam eder. ölü haberi ile millete bir şok yaşatmaz...halbüki adam nalları dikmiştir çoktan ölüdür...işte pratik bir zeka örnegi size...

4 Nisan 2014 Cuma

gittigi yer cennet olsun

hayatta  en takdir ettigim insanlardan birini yakında  kaybettim.
gittigi yer cennet olsun .taa çocuklugundan beri dur durak bilmeden  diezel moturu gibi durmadan çalışan zeki bir insan . ilk okuldan sonra serbest ticaret hayatına başlamış sahip oldugu fırına  komyonla gelen çuvallarla unu sırtında  taşımış. askerlik sonu açtıgı lokantada  çok başarılı olmuş . anlattıgı bir anekdotu burada anlatmam lazım .kayseriye  fotbol maçı yapmak üzere bir takım gelmiş.lokantasında şipariş verirken  hepside rus salatası yemek ister.garson kırsal kesimlidir patrona  bu genç patrona gelir patron bizde rus salatası yok ne yapacagız şimdi diye sorar.ne demek yok diyerekten köşedeki yogurt külegini kapar ve  bir kazandaki klasik çoban salatasına alabora eder yogurdu. yap herkeze bu rus salatasından servis der garsona .garson agbey bu yogurtlu çoban salatası ne alakası var rus salatası ile diye itiraz eder oglum bu kayseriye özel rus salatasıdır  laf etme dagıt sen  der. tüm sporcular salatayı agızlarının suyu akaraktan yerler ve böyle lezzetli rus salatası hayatlarında yemediklerini hepsi ayrı ayrı dile getirir hem garsona hemde bu genç patrona ayrı ayrı teşşekkür ederek mutlu bir şekilde lokantadan ayrılırlar.devamı gelecek....

2 Nisan 2014 Çarşamba

0.04 YTL ipotek

dün bayan bir avukattan uzun bir resmi yazı aldık. hani şu sarı zarflar varya onlardan.iadeli taahütlü  gönderilmiş.seyahattede oldugumuzdan  zarfı mahalle muhtarımıza bırakmışlar. içinde ne oldugunuda bilmediginden  muhtar abdullah yigit bizi almanyada buldu çok önemli resmi bir mektup geldi hemen alınız dedi çok heyecanlı idi . bizde ayn heyecanı duyduk tatil biter bitmez muhtara ugradım ve zarfı aldım . açıp okudugumda da  rahmetli aziz nesin lik  bir yazıya rastladım .yazının özü  sene 1950 de rahmetli adem çilsal şimdi organize  taraflarında bir arsaya ipotek koymuş alacagına mahsuben . yani tam bundan 65 sene önce. alacagını da almış ama ipotek kaldırılmamış .şimdi avukat hanım adem çilsal varislerine tek tek aynı bize gönderilen mektuptan göndermiş.  ipotegi çözün diye bu konuda şahitleride varmış  o gün konulan ipotek bugünkü degerlerle 0.04 YTL imiş . kargaların bile gülecegi, senbolik bir rakam. yani 4 kuruşluk ama sadece 4 kuruşluk bir ipotek...gülermisin aglarmısın avukatın ugraşı mahkemelerin bu ıvır zıvır ile ugraşması posta idaresinin  iadeli taahhütlü yorgunlugu .deger mi bu maymun gulu gulu  dansına....işte bu yüzdende böyle komik şeylerle energiyi tüketerek mega işlere egilemiyoruz duy ey kanun yapıcı bırak kasetleri karşılıklı nezaket kuralları dışı didişmeleri...neydi son mahalli seçimlerdeki mitingler başçalan pensilvanya ssk genel müdürü vs gibi hitaplar mecliste nasıl uyum içinde çalışacaksınız evvela nezaket ve asalet diyorum...